Samsung Galaxy Note 4 ve Gear S’in Ardından

smartphone, akıllı telefon, smart phone:
Onur Alp Aydın
Version:
Note 4
Price:
2300

Editör:
Oylama:
5
On 14 Eylül 2014
Last modified:28 Eylül 2014

Summary:

Bir oligopol piyasasını yıkmaksa monopolü yıkmaktan daha zor. Samsung artık bir değil birden fazla Golyat'la savaşmak zorunda. Tanrı yardımcısı olsun. :)

Genel olarak bilinir, Samsung’u marka ve ürünleri için severim. Her yıl IFA fuarında kendilerini aşmak için yarışırlar. Daha önce piyasaya sürülmemiş segmentleri piyasaya sürerler, pazarı bir adım daha öteye taşır, müşterinin lehine pazarı kızıştırırlar. S3 ile birlikte iPhone’un krallığını bitirip Android’i parlatan da Samsung’dur. Uzun süre Samsung ürünleri kullandım, Samsung Türkiye’de birçok tanıdık edindim. Bu yüzdendir ki “Apple düşmanı“, “Samsung aşığı” gibi sözler duydum.

Samsung’un bu artış ivmesi 2012′nin ortasında LG’nin Galaxy S4 muadili G2 modelini daha ucuza piyasaya sunmasıyla durdu. Artık piyasada daha ucuza aynı kalitede satılan mallar türemeye başladı. Ardından Sony Xperia, HTC One, One M8, farklı işletim sistemi ekolojisinden Nokia Lumia ve bir çoğu geldi. Daha sonra Samsung yapmasını hiç beklemediğim bir hata daha yapıp Note 3 gibi 3 gb’lık RAM’e sahip bir cihazın ardından 2gb RAM’e sahip S5‘i tanıttı. Ve dahası S5 ile Note 3 arasında neredeyse hiç donanımsal artı yoktu. Yazılımı sürekli geliştiren Samsung, Exynos – Snapdragon bölgesel farklılığından da vazgeçip tüm dünyaya Snapdragon’lu modelini sundu. Rakipleri LG G3 gibi QHD ekrana geçmişken Samsung’un yeteri kadar donanımını ilerletememiş olması bir fırsat maliyeti yarattı. Artık plastik kasası ve artık sahip olmadığı lider vasfıyla en tepede değil.

Bugün Samsung’un tahtını tekrar alıp alamayacağını anlamaya çalışacam. Gördüklerimi, denediklerimi, Samsung Galaxy Note 4 ve Galaxy Gear S ile eski saygınlığını kazanıp kazanamayacağının cevabını arayacam.

Başlangıç

220620141150129236455Sizin de bildiğiniz üzere donanımsal özellikleri anlatmanın bir manası yok. Sadece birkaç artı ve eksiye değinmek istiyorum.

Samsung olmazsa olmaz, eğer yapmasaydı kendi mezarını kazarmış dediğim özelliği olan QHD (quality HD)  2k piksel çözünürlükteki ekranı ile piyasaya sürülmüş. Bu benim gözümdeki en güçlü rakibi LG G3′ün önüne geçmesi için kapıyı açmış. Aksi halde ağzıyla kuş tutsa benden puan alamazdı.
+ Samsung 802.11 ac Wi-Fi desteğini Galaxy S5′teki gibi devam ettirmiş.. Bu da daha hızlı internet bağlantısı sunuyor.
- Anlamadığım bir şekilde USB 2.0′a geri dönüş yapılmış. Bu çok önemli gibi gözükmese de bu denli büyük firmalarda belirli standartları düşürmek çok tehlikelidir. Galaxy Note 3 ve Galaxy S5′in ardından USB 3.0 portunu USB2.0 portuna dönüştürmek bir kaç ihtimali doğurur; ya son kullanıcılar yeteri kadar alternatif şarj cihazı bulamıyor ya da fazla büyük olduğu için uygun görmediler. İkisi de deneme yanılma yapamayacak kadar büyük bir şirket için bir eksi.

Tasarım

Samsung’u gözden düşüren en önemli etkenlerden birisi de tasarımıydı. İnatla, ısrarla, kesin olarak vazgeçmedikleri plastik tasarım düşüşün bir nedeni oldu. Geç de olsa Apple’ın iPhone’u büyütme kararı aldığı gibi Samsung da Galaxy Alpha, ardından Galaxy Note 4 ile metal kasaya geçme kararı aldılar. Çok mu şey değişti? Hayır. Gündelik bir kullanıcıya Note 4 ve Note 3‘ü verin, hangisinin metal olduğunu dokunmadan farkedebileceğini sanmıyorum. Fakat ilerlediler. Daha kaliteli bir tasarımla karşı karşıyayız.

Bugün piyasada 3 saatte monte edilen bir tasarım harikası HTC One M8 gibi bir örnek ve Jonathan Ive’ın parmağının dokunduğu  iPhone gibi metalik kasa cihazlar var. Müşteri de bu kadar süre metal kasa diye bağırırken bu kadar geç kalmanın lüzumu yoktu.

İşlemci ve Standart Donanım

Exynos 1.9 ghz x4 işlemci + 1.3 ghz x4 işlemci, Adreno 420 ekran kartı, 3gb ram, 3220 mAh batarya, IR LED Super AMOLED ekran ve daha bir sürü sıkıcı şey. Bunun tek özeti var ki; Samsung yapması gerekeni yapmış, en büyük rakibinin bir tık önünde donanımla karşımıza çıkmış. Önemli olan donanım değil, standartlarını koruması olmuş.

Kamera – Ön Kamera

Kabul edelim, Samsung, Apple, HTC ve benzeri cihazların kameraları hiçbir zaman ayı vaad etmedi. Lazer optik otofokuslama, bilmem kaç ultra pikseller, yarım mili saniyede AF’ler, drama shot’lar dual shotlar derken kamera dendiğinde akla hep Sony ve Nokia geldi. Peki neden? Sensörden dolayı. Bu firmalar profesyonel fotoğraf makinası üreticisi ya da Zeiss gibi lens üreticilerinin ortakları. Samsung yine günü kurtaran, gelişime açık bir kamera ile karşımıza çıkmış. Gelişime açıktan kastım farklı fotoğraf modlarını indirebilme olanağı sunuyor. Bu daha önce bir telefonda hiç karşılaşmadığımız bir şey. Gionee gibi Türkiye’de olmayan markaların ön kamera iyiliğinden de çekinmiş olacak ki artık selfie kamerası olarak anılan ön kamerada ciddi geliştirmeler ve yazılımsal özellikler eklenmiş. Tekrarlıyorum, bir Sony, bir Nokia olmasa da 4k kamerayı kapanmadan 5dk kayıt yapabilen Note 4′ün hakkını veririm.

S-Pen

S-Pen Samsung’un çok başarılı olduğu, kendi yartıp kendi yürüttüğü ve şuan pazarda farklı bir cihazda olmayan çok başarılı bir aygıt. Asla tutmaz denilen, Steve Jobs’un “eğer stylus kalem varsa, sıçmışlardır.” dediği lafı yutturan bir uzuv. Bir çok geliştirme gelmiş, bilgisayarda yapıp herhangi bir telefonda yapamayacağınız bir çok özelliği S-Pen ile Note 4′te yapabiliyorsunuz. Yine de fazla power user (usta kullanıcı) aygıtı olduğu için Samsung’un düşüşü ve yükselişi ile birebir sınıflandırılamayacağını düşünüyorum. Bunu Samsung çalışan ve eğitmenlerine de söyledim. Konumuzun biraz dışında.

Yazılım

Donanımsal sınırları ileri itmek bir yana cihazı gündelik hayata hazırlayan yazılımdır. Eğer General Mobile gibi sadece donanım veriyorsanız dünya lideri olamazsınız. Kullanıcı ile aranızda bir bağ kurmanın, telefonu hayatının bir parçası yapmanın yolu yazılımdır. Kişiye özel kullanım kolaylıkları sağlayacak uygulamalar elzemdir. Hatta öyle ki bunu donanımla bütünleştirerek yapabiliyorsanız tadından yenmez.

Bir örneği hızlı şarj olsa gerek. 3220 mAh bataryaya sahip Galaxy Note 4 yazılımsal ve donanımsal ortaklıkla daha yüksek akımla 0-%50 arası 30 dk, 0-%100 arası 99 dk’da şarj olabiliyor. Bunun için ayrı bir şarj aleti almanız gerekli. Peki iyi kötü fizik bilgisi olanların soracağı soruyu sordum. Bu bataryaya zarar verir. Samsung donanımsal önlemlerini almış. Bataryayı buna göre tasarlamış ve yazılım desteğiyle anakartta bataryaya zarar vermesi durumunda önlem alacak bir mekanizma kurmuş. Bu da hızlı şarjı bataryaya en az zarar verecek şekilde tasarlamalarını sağlamış.

Ses kaydedici özelliği bunun bir başka örneği. Bir ses kaydedici ne kadar farklı olabilir ki dedikten sonra olay sandığımdan daha eğlenceli bir hal aldı. Seçebileceğiniz 3 mod var. Bunlardan birisi Mülakat modu, biri de Toplantı modu. Note 4′te 3 mikrofon var. Mülakat modunda 2 taraftan gelen sesi ayırıp gürültü önleyici ile sesleri en net şekilde kaydederken toplantı modunda 8 kişiye kadar seslerin nereden geldiğini anlayıp dilerseniz bu sesleri ayırabiliyor, kaldırıp ekleyebiliyorsunuz. Matlab kullanan aramızdaki yazılımcıların zor bir yazılımsal özellikten bahsettiğimi anlayacağını sanıyorum.

Durum şu ki Samsung kullanıcının hayatını kolaylaştırmayı istiyor, parçası olarak alışkanlığına dönmek, sadece bu telefonu değil gelecekte kullanacağı marka olmak istiyor. Bunu uzun süredir profesyonel bir şekilde yapıyordu. Bugün hala bir çok kişi Samsung’un gerilediğinin farkında değilse bu müşteri ile aralarında kurdukları duygusal bağdan, hayatlarını kolaylaştıran yazılımsal özelliklerdendir.

Yeni Moda; Sağlık

Giyilebilir teknoloji ve sağlık uygulamaları Samsung’un başını çektiği ve piyasaya sunduğu bir moda. Kalp sensörü, S-Health, Gear Fit ve saat-telefon entegrasyonu bunun en güzel örneklerinden. Gear S de bunun güzel bir örneği. Samsung Gear S’i denediğimde ilk gördüğüm ekranının büyüklüğü ve kavisi. Doğrusu kaba bulmadım diyemem. Saatin en önemli özelliği kendi SIM kartını takabilecek olmanız. Bu da telefona bağlanabilme özelliğine ek olarak dilerseniz kendi başına bir cep telefonu olarak kullanabileceğiniz anlamına geliyor. Bu ne kadar kullanışlı sorusunu beraberinde getirmiş. Bir klavye sunsa da küçük bir ekranda başarılı olmadığını söyleyebilirim. Tizen (gelecekte Android’e kafa tutabilecek yeni bir işletim sistemi büyüyecekse, o Tizen’dir.) işletim sistemiyle gelmesi enerji harcamasını azalttığı için 3 güne kadar normal kullanım süresi ise büyük bir artı. Ek olarak Samsung’un yeni modellerinde bulunan kalp sensörü koşu gibi spor uygulamalarını telefona bağlı kalmadan daha kaliteli deneyim etme olanağı sunuyor.

Giyilebilir teknolojileri gündelik hayata soktuğu konusunda sanırım hemfikiriz. Peki ya Gear S bunu ne kadar ilerletti? Bugün yakın geçmişte tanıtılmış Apple Watch, çok daha iyisi Moto 360 var. Yolda gelen Google Glass ve prototip olarak sunulmuş birçok farklı aygıt var. SIM kart, bükülmüş ekran ki bunu zaten gear fit’te görmüştük, kalp sensörü sadece bir araç. Genel konsepti değiştiren herhangi bir nokta hala yok.

Kangren Organlar; Teknik Servis ve Yazılım Güncellemesi

Samsung kullanan müşterilere sorun, “en çok neyi sevmiyorsunuz” diye. Alacağınız cevap ağız birliği edilmiş gibi teknik servis veya yazılım güncellemesinin gelmeyişidir.

Apple müşterilerini şımartmayı çok sever. Bir Apple Store’a gittiğinizde eğer cihazınızla ilgili bir sorununuz varsa Apple çalışanları insiyatif alma hakkını kullanıp size hiç açılmamış bir cihazı verip eski cihazınızdaki verileri yeni cihaza aktarıp sizi sıfır bir cihazla uğurlayabilir. Bu servise gelen mutsuz ve markaya karşı sinirli olan müşteriyi birden her yerde markayı savunan ve kötü laf ettirmeyen bir kişiye çevireiblir. Dahası mutlu müşteri, pazarlamanın en kuvvetlisi sayılan WOM’un temelidir. (WOM = word of mouth, ağızdan ağıza) İşte böyle ciddi teknik servis ve hizmet rakiplerinin olduğu Türkiye pazarında Samsung’un bir cihazı haftalarca bekletip tamir edemeden müşteriye verdiğini düşünecek olursak, dahası ekranı kırıldığında “bu senin suçun!” diye kavga edip üstüne “AMOLED panelle birlikte değişmeli” diyip 400 500 lira da masraf çıkarırsan hiçbir müşterinin gelecekte sana dönmesini bekleyemezsin. Samsung Türkiye servis anlayışını değiştirmediği sürece daha çok kaybeder.

Bir diğer sorun ise yazılım güncellemesi sorunu. Bir marka bir müşteriye ürün sattığında bir çok konuda mükelleftir. Gerek yasal, gerek hiyerarşik bazı bağlar kurarlar. Yasal olanları teknik servis gibi dallardır. Bunlar gerektiğinde tüketici mahkemeleri gibi üst karar mercilerine başvurulup halledilebilen anlaşmazlıklar doğururken bazı noktalarda insiyatif sadece markaya kalmıştır. Bunlardan birisi de yazılım güncellemeleridir. Diyelim ki 2014′ün Ocak ayında bir Samsung Galaxy Note 3 aldım. Ağustos 2013′te tanıtılan Note 3′üm an itibari ile bir eski modele dönüştü çünkü Eylül 2014′te Note 4 tanıtıldı. Hepi topu 9 aylık olan cihazım Samsung’un “her dalda, her segmentte bulunma” aşkı yüzünden hızlı bir şekilde eskimeye başlıyor. Dahası sadece bununla yetinmekle kalmayıp güncellemelerde hem diğer ülkelere hem de diğer markalara karşı daha geride kalmaya başlıyor. Siz olsanız bu konuda ne düşünürdünüz? Güncelleme ile gelecek özelliklerin çok olmadığını varsayın, marka tarafından başıboş bırakılmış hissetmez miydiniz? Samsung Türkiye’de yazılım güncelleme konusunun ciddiye alındığını fakat büyük ölçüde Güney Kore yani genel merkeze bağlı kaldıklarını biliyorum. Bu son derece yetersiz ve müşteriyi rahatsız eden bir nokta. Sorunlar neyse bir an evel çözülmeli ve gidilebilecek en eski modele kadar yazılım güncelleme desteği verilmesi gerekiyor. İş işten geçmeden.

Yeterli mi?

Kaybedilen güvenin ve statünün geri kazanılması kolay bir iş değildir. Samsung eksiklerinin farkına vardı ve eksiklerini kapatmaya çalışıyor. Fakat ciddi bir kırılım, daha önce yaptığı temelli bir değişimi hala yapmadı. Eski krallığını kazanır mı? Gideni getireceğini düşünmüyorum fakat elindeki müşterileri tutmasını sağlayacaktır diye inanıyorum. Yine de pazarı hala istediğine inandım. Bundan sonra göreceğimiz ürünlerde metal kasa beklemek yanlış olmaz. Donanımı da en üstte tutacaklardır.

Samsung’u mobil pazarda tepeye oturtan Apple’ın kurduğu uygulama-dokunmatik ekran devriminin ardından kurduğu monopolü yıkmak olmuştu. Şimdi işi daha zor, Apple artık sürekli kaybeden bir değer ve rakiplerinin hiçbiri tekel değil. Bir oligopol piyasasını yıkmaksa monopolü yıkmaktan daha zor. Samsung artık bir değil birden fazla Golyat’la savaşmak zorunda. Tanrı yardımcısı olsun. :)

Bir oligopol piyasasını yıkmaksa monopolü yıkmaktan daha zor. Samsung artık bir değil birden fazla Golyat'la savaşmak zorunda. Tanrı yardımcısı olsun. :)
facebooktwittergoogle_plusredditpinterestlinkedinmailfacebooktwittergoogle_plusredditpinterestlinkedinmailby feather

Yorumlar

yorumlar